Yaralıyım
Aldandığım rengin güneş ışığında kayboluyorum
Duy beni
Parlayan güneşim
Karanlığında kayboldu
Yaralıyım
Aldandığım rengin güneş ışığında kayboluyorum
Duy beni
Parlayan güneşim
Karanlığında kayboldu
İnsan ne çok şeyi değiştiriyor kendisinde zamanla değil mi
Elimizi koyduğumuzda vicdanımıza sakladığımız duygularımız ne kadar hakkılar orda saklanmakta bilmiyoruz
Sahi olmak istediğim yerde miyim bu gün yoksa olduğum yer mi beni ben ediyor
Yoksa tiktakların arasında geçen zaman beni mi avutuyor
Fakat bembeyaz bulutların altında gözüme bolca güneş kaçmaya devam etti bu gün hep
Yaşlanan gözlerim
Titreyen ellerimi takip etti
Sadece isteklerim için durduğum bu yerde ne zamana kadar durabilceğimi bende bilmiyorum
Uzanıp giden bu zaman yelpazeleri belkide savuracaktır beni ötelere elbet bunu biliyorum
Aslında ben o savrulacağım yerde ne kadar kalacağım bunu bilmiyorum
Anlamıyor insan değil mi
Nice insanların arasından çıkıpta kendini bağnaz düşünceler ile saran insanları
Yargılayanları
Çok kırgınım herkese
İçimde tuttuğum ne varsa söylemekten çekindiğim için
Bunu bana aktardığınız için çok kızgınım
Yaşayamıyor insan ne varı ne yoğu
Alınmış elinden çünkü çocukluğu
Aşka dair tuttuğu ne varsa içinde taaa o zamandan
Sus dedi insanlar sus
Konuşma sus
Sen yaşayamazsın
Daha ne olduğunu anlamadan çarpan o el kırılsa daha iyiydi belki de
Süzülen kuş
Gözünden akan yaş soğuk soğuk
Kendini bilmez hadsiz
Aldı elinden çocukluğunu
Dediler olmaz ama
Olursa diye söyleyelim
Hayatında birisi
Çocuğuna yapmazsın
Ama sen beni korumadın ki tüm insanlıktan şimdi
Sarmadın ki acılarımı ötelemekten başka
Bak yine kanattın
Olsun öyle olur dediler
Sen yaşamaya çalış
Alsalar da elinden çocukluğunu, böyle sevgisizliğini sen yaşamaya çalış
Her sabah uyandığımda kulağına fısıldamak istediğim cümlelerden biri seni ne çok sevdiğim
Mahrum olduğum bu sevginin ruhundan ilelebet çıkamıyorum
Yavaşça savrulup gittiğim bulut iplerinde asılı kalıyorum
sana haykırmak benim için bulunmayacak kadar derin
Yanlışı seçiyorum evet biliyorum bu bir yanlış yanıldım
kalbimi dinleyerek yanıldım
seni özlediğimi bilmeni isterim, boyun kıvrımların, dudak kenarların, kirpik uçlarını
her hatırladığımda canımı acıtıyor
zora sokuyor
kaybetmek istemediğim her şeyi kaybediyorum belkide
Rüzgar gidiyor
Esinti tüm vucudumdayken hırkam ateş yanığı bu soğukta sersem ediyor beni
Üşüyorum biraz
birazda düşlemeye devam ediyorum seni
Lütfen unutma
eşitlikçi sevdik birbirimizi
Anlatmak istediğim çok şey var ama artık anlatılmaya değecek gibi hissetmiyorum.
Çok şey konuşmuş olmak ve bazı şeyleri sadece birkaç zamanlık aktarabilmiş olmak ve bir anda her şeyin dibe vurmuş olması ile bütün her şeye kapattım kendimi zaman nasıl geçiyor anlamıyorum.
Dünya nasıl dönüyor hiçbir fikrim yok tek fikrim olan şey sadece kendi yaralarıma dokunmadan zamanın geçmesini dilemek.
Onlar ile konuşunca ağlamaktan helak olan iç yaralarım kanamaktan başka bir işe yaramıyor.
Kendimi dinlemekten kaçıyorum, sadece ama sadece kendimi sevmeye çalışıyorum. Bu yüzden birinin beni sevmesini de istemiyorum.
Zaten biri beni nasıl sevebilir ki, benim onları sevebildiğim kadar güzel seveceğini düşünmüyorum.
Tüm kurallar yarı yolda bırakılmak üzere kurulmuş.
Sev ama kaç.
Çünkü korkak.
Bir sene nasıl geçti anlamadım, tüm sayaçlar tüm fikirler, öpüsme sahneleri.
Ruhuma dokunan tüm dikenlerin içime işleyişleri
Enerjileri
Ben sadece kendim gibi bir ruh görmek istemiştim
Hala hissettiğim bu duygunun efil efil esen rüzgarın altında beni bu kadar bağnaz bırakması tüm sır odalarımı kapatmış gibi
Anladığım tek bir şey var oda şu ki
Bunca his arasında ben böyle kıvranıp dururken
Kendimi anlamak için saatler bazen yer değiştiriyor
Geceler çok uzun
Belirsizlikler içimde kahroluyor
Bir gül goncası gibi narin yumuşak dudak kenarın
Son kez öpüşmeye yüz tutmuş gibi
Yaşayamadığım her ne varsa senin tarafından bana haram oldu
Gel - me - desem de gelsen
Yine aynısı olacak diye ödüm kopuyor
Yapbozun eksik parçası Sen gelince hayatımdaki tüm resimler daha anlamlı Bakarak anlıyorum tüm yaşanılan hisleri Sevilen tüm zamanların...